Çalıştığım Alanlar
Depresyon
Depresyon önceden hoşlanılan faaliyetlere karşı kişinin artık ilgisinin kaybolmasıdır. Günlük işleri yürütmek zorlaşır. Aile, iş ve sosyal yaşamının bozulmasına yol açar.
Uyku bozukluğu, suçluluk duygusu, iştah değişikliği, fiziksel rahatsızlıklar, enerji kaybı gibi şikayetlerin 2 haftadan daha uzun süre devam etmesidir.
Bilişsel Davranışçı Terapi, kontrollü klinik çalışmalarla depresyonda etkinliği en iyi şekilde göstermiş psikoterapi türüdür. Bilişsel Davranışçı Terapinin, depresyonda kullanılan ilaç tedavisi ile karşılaştırıldığında Bilişsel Davranışçı Terapinin ilaçlardan daha etkili olunduğu bulunmuştur.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)
Diğer adı “takıntı”dır. Kişinin, günlük işlevselliğini sekteye uğratan, zihnindeki düşünceleri kontrol etmesini güçleştiren ve tekrarlayacı ritüellerdir. Bu ritüelleri yapmadıkları zaman kişide, endişe ve kaygıya sebep olan, nöro-davranışsal bozukluktur. OKB görülme sıklığı azımsanmayacak kadar fazla olup, 40 kişiden 1 kişide görülmektedir. OKB’li kişilerin, yüzde 80’i yardım almadan iyiye gitmemekle beraber, nadiren semptomlar kendi kendine yok olmaktadır. OKB’nin başlangıç yaşı genelde 18 ile 24 yaş arasındadır. Takıntı problemlerinde en başarılı olarak kabul edilen tedavi yöntemi Bilişsel Davranışçı Terapi’dir.
Yetişkinlerde Sosyal Fobi
Sosyal fobi dünya genelinde sanıldığından daha yaygın olarak görülen bir psikolojik rahatsızlıktır. İş ve sosyal hayatı etkileyen bu durum, bir süre sonra bireylerin depresyona girmesine neden olabilmektedir.
Yapılan araştırmalara göre alkolizm ve depresyondan sonra en sık rastlanan üçüncü psikolojik problem olan Yetişkin Sosyal Fobi çocuklarda da görülmektedir. Çocuklardaki sosyal fobi kendisini daha çok okul fobisi olarak göstermektedir. Ayrıca kadınlarda sosyal fobi görülme oranı erkeklere göre 2 kat fazladır.
Sosyal fobi kendisini fiziksel belirtilerle de gösterir. Bunlar arasında hızlı nefes alıp verme, ağız kuruluğu, mide bulantısı, terleme ya da sıcak basması gibi belirtiler sayılabilir.
Sosyal fobi tedavisi için Bilişsel Davranışçı Terapi oldukça olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür. Bilişsel Davranışçı Terapi, hastanın kaygılarının sebebine odaklanarak ona yüzleşme olanağı tanır.
Yaygın Kaygı Bozukluğu
Endişe bir süreçtir, zihinde oluşur. Endişenin iki bileşeni vardır. Birincisi olabilecek en olumsuz şeyler ve bunların sonuçları hakkında düşünmektir. İkincisi ise bu beklenen olumsuz sonuçlar ile başa çıkabilmek için problem çözme ya da zihinsel girişimlerde bulunmaktır.
Endişeler tipik olarak “ya olursa” soruları ile başlar. Endişe zihinde olurken, kaygı bedende meydana gelir. Çoğu insan öngörülemeyen, yeni ve belirsiz durumlarda kaygılanır. Kaygılı olmanız bir sorun olduğu anlamına gelmez.
Peki ne zaman bir sorun haline gelir?
Kendinizi; huzursuz, diken üstünde ya da gergin hissediyorsanız, kolaylıkla yoruluyorsanız, konsantre olmada ya da zihin boşaltmada güçlük geçiyorsanız,
sinirlilik, kas gerilimi veya uyku zorlukları yaşıyorsanız ve bu semptomlardan az 3 tanesi mevcutsa yaygın kaygı bozukluğuna sahipsiniz demektir.
Ayrıca yaygın kaygı kişinin günlük hayattaki işlevselliğinde bozulmalara sebep olur.
Travma
Yapılan araştırmalara göre yetişkinlerin büyük çoğunluğu hayatının bir döneminde travma yaşadığını belirtmiştir. Bu oran %60 ve %70 kişi arasında değişmektedir. Bu da; miktarın bize travmanın yaygınlığının ne kadar büyük olduğunu göstermektedir. Kadınlar ile erkekler travmaya maruz kalma biçimi açısından değişkenlik göstermektedir. Kadınlarda cinsel taciz, saldırı ve tecavüz ön plana çıkarken; erkeklerde, fiziksel şiddet, kazalar ön plana çıkmıştır.
Yüksek Lisans tezimde de ele aldığım ”Y Kuşağı Ebeveynlerin Çocukluk Travmalarının Kendi Çocuklarını Yetiştirme Stilleri Üzerine İlişkisi” adlı çalışmamda mevcuttur.
Travmanın psikolojik tedavisi nedir?
Travmayı EMDR tedavisi ile çalışırız. EMDR psikoterapi çeşididir, terapi süreci boyunca zihnimizde yer alan anılarımıza ait bilgileri yeniden işleriz. Bireysel terapilerimiz ortalama 60 dk. sürerken, EMDR ile çalıştığımız seanslar yaklaşık 75 dk. sürmektedir.
Beynin zamanında yapamadığı işlemi yapmasını sağlar. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. Danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.
Çocuk Psikoterapisi
Çocuk biyolojik özellikleri, mizacı, sosyal çevresi ve yetiştirilişi bakımından birbirinden farklıdır. Bu nedenle de zaman zaman davranış ve duygu değişiklikleri yaşayabilirler.
Gelişimsel süreçlerinde duygusal, davranışsal bazı problemler yaşayabilirler ve bir sorunları olduğunda direkt yolla ifade edemedikleri için davranışları ve duygularında değişimler ile problemi çevrelerine yansıtırlar.
Ailelerin ve çevresinin çocuğa yakınlığı, çocuklardaki farklılığı zaman zaman görememelerine ya da objektif değerlendirememelerine neden olabilir. Bu nedenle çocuğun gelişiminin uzman bir terapist tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Her çocuk, terapist tarafından özel olarak ele alınmalıdır.
Çocukta çalıştığım alanlar:
-
Korkular – kaygılar
-
Konuşma problemleri – geç konuşma
-
Tikler
-
Takıntılar
-
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite
-
Duygusal zeka gelişimi
-
Okul korkusu/ fobisi
-
İçe kapanma
-
Davranış problemleri
-
Uyku problemleri
-
Uyum ve davranış problemleri
-
Çocuklarda sosyal fobi /İçe kapanma- utangaçlık
-
Beslenme ve yeme problemi
-
Öfke problemleri – saldırganlık
-
Tuvalet eğitimi
-
Yeme problemleri
-
Travmalar ve yas
Ergen Psikoterapi
Kişinin yaşamında en zor evre ergenlik çağıdır. Ergenlik çağı çocukluk ve yetişkinlik arasında yer alan oldukça uzun bir dönemdir. Yani bu dönemdeki bireyler çocukluktan yetişkinliğe geçiş için ciddi bir gelişme ve öğrenme sürecindedirler. Dönem içerisinde ergenin tüm gelişim alanlarında fiziksel, duygusal, sosyal, zihinsel oldukça hızlı değişimler yaşanır.
Ebeveynler içinde zor bir dönem onları beklemektedir. Artık onları tanımak da zorlaşır, aşırı alınganlaşır, kapısını kilitler, sizi dinlemez, bir konu hakkında gayet bilgi sahibidir ama başka konularda sorumsuz ve umursamaz davranabilirler.
“Ne kadar ve ne şekilde kural koymalıyız?”, “Onunla iletişim kurabilmek için ne yapmalıyız?” Ailelerin sıklıkla sordukları sorular arasındadır. Ailelerle iş birliği halinde çalışarak onlara da bir taraftan psiko-eğitim verilmektedir.
Ergenlerle çalışma alanlarım şunlardır:
-
Depresyon
-
Mutsuzluk
-
Kaygı ve korkular
-
Özgüven eksikliği
-
Sosyalleşme sorunları
-
Akran zorbalığı
-
İçe kapanıklık
-
Yalnızlık
-
Çekingenlik ve utangaçlık
-
İletişim sorunları
-
Kendini ifade etmekte zorluk
-
Arkadaş ilişkileri sorunları
-
Uyum sorunları
-
Aile ilişkilerinde problemler
-
Boşanma süreci sorunları
-
Ailede ölüm ve yas süreci
-
Travma yaşantıları
-
Duygusal ilişki problemleri
-
Okul ile ilgili zorluklar
-
Derslerde başarısızlık
-
Sınav kaygısı
-
Sınava hazırlık süreci
-
Okul seçimi
-
Meslek seçimi
-
Öfke problemleri
-
Cinsel kimlik gelişimi
-
Teknoloji bağımlılığı
-
Madde bağımlılığı
-
Uyku Problemleri
Çift Terapisi
Çiftlere yönelik terapi hizmetidir. Çift terapisi bireysel terapide olduğundan farklı olarak ilişkiye odaklı bir terapidir. Gootman çift terapisi yaklaşımını benimsiyor olup seans 1 buçuk saat sürmektedir.
Çiftler arasında zaman zaman anlaşmazlıklar, çıkmazlar, sorunlar meydana gelir. Bu sorunları tek başlarına çözemedikleri zaman uzman kişilere başvururlar. Uzman eşliğinde, çiftler arasında yaşanan zorlu ve sıkıntılı süreç, sağlıklı yönde gelişerek dengelenmesi hedeflenir.
Çift terapisti hangi durumlarda destek sağlar?
-
Boşanma süreci problemleri,
-
Evlilik Öncesi danışmanlık,
-
Güvensizlik veya Aldatma Durumu,
-
Sık Sık Tartışma veya Hiç Tartışmama,
-
Evlilikte öfke kontrolünü sağlayamamak,
-
Aile içi iletişim problemleri
-
Lohusalık depresyonu,
-
Bağlanma Sorunları,
-
Geçmişe Dair Halledilemeyen Meseleler,
-
Cinsel Problemler,
-
Yaşam koşullarında yaşanan bazı değişimler (taşınma, iş değiştirme, okul değiştirme vb.),
-
Yaşanan travmatik olaylar,
-
Kronik fiziksel bir hastalığın varlığı,
-
Çiftlerin Anne baba olma ile ilgili kaygıları
Online Terapi
Danışanın ve terapistin farklı mekanlardan eş zamanlı olarak internet bağlantısı (whapsapp, skype ya da zoom) üzerinden gerçekleşmektedir. Hem insanlar arasındaki iletişimin çoğunlukla dijitalleşmesi hem de pandemi ile beraber terapiler de bu kaçınılmaz olarak sürece dahil oldu. Yapılan bilimsel çalışmalar, online terapilerin yüz yüze yapılan terapiler kadar etkin ve etkili olduğunu göstermektedir.